15 Ağustos 2011 Pazartesi

Sinop



Hamsilos Koyu


Yemyeşil ormanı, denizin bir nehir gibi kara içine girdiği Hamsilos Koyu (Hamsaroz) ve civarı bir doğa harikasıdır. Il Merkezine 11 Km. uzaklıktadır. Akliman-Hamsilos (Hamsaroz) yöresi Kültür Bakanlığı tarafından 1.derecede Doğal Sit alanı ilan edilmiştir. (9.Nisan 1987 tarih 19.426 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Bakanlar Kurulu Kararı, 19.Nisan 1989 tarih ve 20144 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan ikinci değişik Bakanlar Kurulu Kararı ile. ) Hamsilos Koyu ( Hamsaroz), çiçek ve ağaçlarla bezenmiş olağanüstü güzellikte bir dinlenme yeridir. Koyun oluşumunda, gerekli olan buzul aşındırması IV. Jeolojik Zamanda bu yörede oluşmadığından, Hamsilos Koyu (Hamsaroz), Deveci Deresi adlı küçük bir akarsuyun ağzında yer alan 300-400 m.lik bir deniz girintisidir. Hamsilos (Hamsaroz) limanı, morfolojik delillere göre, Deveci Deresi Vadisinin aşağı kesiminin, karada oluşan çöküntüler sonucunda sular altında kalmasıyla oluşmuş, dünyada sadece Norveç ve Sinop'ta bulunan "RIA" tipi kıyıdır.



Akliman


Şehrin batısındadır. Kent merkezine 9 km. uzaklıktadır. Kilometrelerce uzunluğunda ve 15-20 metre genişliğinde bir şerit gibi uzanan kumsalı vardır. Millî Parklar Başmühendisliğince düzenlenen Akliman Piknik Alanı, her türlü ihtiyaca cevap verecek niteliktedir. Piknik alanında ormanla deniz içiçedir. Akliman Koyunun oluşumu da Hamsilos Koyu'nun oluşumunda açıklandığı gibi "RIA" tipi bir kıyıdır.



Karakum


İl Merkezine 2 km. uzaklıktadır. Sinop Yarımadası'nı çevreleyen yol üzerindedir. Adını ince simsiyah kumundan almıştır. Halk arasında kumunun romatizma,siyatik gibi hastalıklara iyi geldiği söylenir.Kamu ve özel kişilere ait otel, tatil köyü, kafe, restaurant, bungalow tipi evler ile karavan ve çadır yerleri bulunmaktadır.



Akgöl


Ayancık ilçesinin güneyinde Ayancık-Kastamonu yolunun 31.km sinde, yoldan da 5 km içeride bulunan Akgöl ; 1200 metre yüksekliktedir. Etraftaki sık köknar ormanları içinden akan iki çayın birleştirerek oluşturduğu göl ortalama 3 dönüm alan kaplamaktadır. Gölün yanında orman işletmesine ait bir tesis bulunmaktadır. Günübirlik piknik için uygun olan göl civarındaki orman içlerinde piknik masaları ve ızgara yerleri bulunmaktadır. Çevre ormanlarda yaban domuzu, ayı, kurt, çakal ve tavşan gibi av hayvanları mevcuttur.
Akgöl'e ulaşmak için inilen 5km lik yol stabilize olup buradan da İnaltı bölgesine doğru yol devam etmektedir. Bu yol üzerinde bulunan İnaltı Mağarası ve Kanyonları safari turlar ve yürüyüşler için de müsaittir. Kış mevsiminin uzun geçtiği bölgede küçük kayak pistlerinin de yapılabileceği uygun orman içi boşluklar mevcuttur.




İnaltı Mağarası


İnaltı Köyü köyün hemen arka yamacında bulunan mağara ile ünlenmiştir. Deniz seviyesinden 1070 m. yüksekte olan mağaranın oldukça büyük olan ağzı köyden görülebilmektedir. Köyde biraz soluklandıktan sonra yaklaşık 500 metrelik bir tırmanıştan sonra mağaraya ulaşılmaktayken, 2002-03 yıllarında yapılan yol ile mağaranın 50 m. altına kadar araçla gidilebilmektedir. Buradan 50 metrelik merdivenle mağaranın ağzına ulaşılabilir. Mağara ağzında geniş bir sahanlık bulunmaktadır.
İnaltı mağarası gerek mağara içi damlataşları ve arkeolojik özelliği, gerekse de doğal çevrenin güzelliği nedeniyle, turizm amaçlı kullanıma son derece uygun şartlara sahiptir.


Ortalama uzunluğu 7500 metre olan mağaranın son noktası girişten 24 metre aşağıdadır. Doğu-batı yönünde büyük bir (S) çizerek uzanan mağaranın giriş ağzı ve gerisindeki salonun tavan yüksekliği 20 metreden fazla, genişliği ise 18 metredir. Giriş salonu boyu 125 m, tavan yüksekliği 6-22 m, genişliği 7-13 metreler arasında değişen düzgün bir galeriye açılır. Bu galeri mağaranın en geniş ve en kuru bölümüdür. Buradan sonra daralarak ilerleyen mağarada sarkıt, dikit, sütun, örtü ve duvar damlataşları, damlataş havuzları görülmeye başlar. Yatay gelişmiş kaynak konumlu fosil bir mağara inaltı mağarasında damlataşların çoğu genişlemiş olan orta bölümde yer almaktadır. Buna karşılık mağara tabanına yakın alt kesimlerde ve su düzeyinin hemen üzerinde Karnabahar ve Patlamış Mısır şekilli damlataşlar da bulunmaktadır. Mağaranın içinde yer yer su birikintilerine rastlanmakta olup bazıları ilerlemeyi zorlaştıracak şekilde derindir. Mağara girişinde görülen duvar kalıntıları, tarihi dönemlerde iskan alanı olarak kullanıldığı sanılan mağaraya arkeolojik değer de katmaktadır.
İnaltı mağarasının elektrifikasyonu, trafo, kapı, merdiveni, çeşme ve tuvaleti yapılmış; mağara içindeki gezi güzergahı ve kır kahvesi yapım çalışmaları devam etmektedir. Mağara Civarında Kanyon, Akgöl ve Karlık Yaylası ve Düdeni gibi doğal güzelliklerin de bulunması mağaranın önemini daha da arttırmaktadır.





İnce Burun


Sinop'a gelen yerli ve yabancı turistlerin en çok görmek istedikleri yerlerin başında, Türkiye'nin en Kuzey ucu olan İnceburun gelmektedir. Bozulmamış doğal kıyı yapısı ile, Millî park niteliğindedir. İnceburun ve çevresi geyik, sülün ve karaca koruma alanıdır.




Sarıkum


Deniz, orman ve göl bir aradadır. Çeşitli av hayvanları vardır. Orman Genel Müdürlüğünce Tabiatı Koruma Alanı ilan edilmiştir. İl Merkezine 21 km. uzaklıktadır. Bitki örtüsünün yanı sıra çevrede görülen başlıca hayvan türleri; karaca, yaban domuzu, çakal, tilki, vaşak,gelincik ve vahşi yılkı atları gibi memeliler; çok çeşitli ördek ve kaz türü balıkçıllar; kuğu, toy, çulluk gibi kuş türleri ile çeşitli sürüngen, kurbağa ile kefal gibi balık türleri bu yöremizde bol miktarda yaşamaktadır.



Erfelek Tatlıca Şelaleleri


Sinop il merkezine 42 km uzaklıkta, Erfelek İlçesi Tatlıca Köyü sınırları içerisindedir. Aynı vadi içinde art arda sıralanmış 30'a yakın irili ufaklı şelaleden oluşmuştur. Bu özelliğiyle Dünyada benzeri yoktur. Dar ve 2 km uzunlukta bir vadi içinde, şelaleler kenarında kayın ormanları içinde yapılacak 2 saatlik yürüyüş oldukça zevkli ve heyecanlıdır. Doğal sit alanı olan bölgede trekking, piknik, gezi ve av turizmi olanakları sağlamaktadır.Uçurumdan uçuruma düşen, köpüklü suların oluşturduğu 30'a yakın şelelesiyle kayıp bir vadi... Ihlamur, gürgen ve meşelerin göğü hapsettiği bir ormanda, sararan yaprakların suyla muhteşem sonbahar düeti... İki yıl önce keşfedilen sarp vadide uğuldayan şelaleleri, muhteşem doğası ve bakır yaylalarıyla göz kamaştıran Erfelek, Sinop'un ilçesi.
Şamı Şelaleleri'nin aktığı vadideki eski su değirmeni, şelalelere de adını veren Şamı (Tatlıca) köyüne ait. Eski değirmen 1.5 kilometreyi aşan şelale tırmanışı için kerteriz noktası. Şelalelerden tırmanarak değirmene gelindiğinde yol yarılanmış oluyor. Geri dönmek isteyenler için değirmenden aşağıya patikayla inmek mümkün. Değirmenden sonra vadi daha da sarplaşıyor.Sorgun, Erfelek'e yaklaşık 15 kilometre mesafede bir orman köyü. Sık ormanların çevrelediği bir ovada korulu köyde, diğer köylerde de olduğu gibi geleneksel taş örtülü eski evler hızla yok oluyor. Taş örtü, özellikle direkler üstünde duran ahşap tahıl ambarlarında ve tarlalardaki küçük kulübelerde görülüyor. Zira taş örtü çatıları, sert Karadeniz rüzgarına karşı daha dayanıklı kılıyor.Kayın, ıhlamur, gürgen ve meşe ormanından gökyüzünün görünmediği dar Şamı Vadisi, Karasu üzerine kurulan baraj çalışmaları sırasında keşfedilmiş. Şelaleler, döküldükleri noktalarda bazen dört beş metre derinliğinde ve rengarenk gölcükler oluşturuyor.
Gebegüneyi yaklaşık 1050 metre yükseklikte bir yayla. Sonbahar, orman ağaçlarının yanı sıra orman altı bitki örtüsünü de göz alıcı renklere boyuyor. Atlas'ın koyduğu adla "Belikli duvar", vadinin hemen hemen ortalarına denk düşüyor. On metreye yakın dik duvardan yosunlar ve orman altı bitkileri de suyla birlikte akıyormuş hissi uyandırıyor.Vadide zaman zaman küçük kollara ayrılan su, birleşip aynı gölcüğe dökülürken muhteşem görüntüler yaratıyor. Saklıseki' bu ayrılış ve yeniden birleşişin en güzel örneği. Gebe güneyi Yaylası sonbahar renklerinin en görkemli izlendiği noktalardan. Orman altı bitki örtüsünün en baskın rengini yine eğreltiotları veriyor.Soğuk suların uğultularla döküldüğü Şamı Şelaleleri'nin her biri ayrı biçimde. Sonbaharda da su, hatırı sayılır seviyenin altına inmiyor. Sonbahar renklerinin hızlı değişimi en açık biçimiyle yapraklara yansıyor.Erfelek'in Abanoz Mahallesi'ndeki asma köprü çelik halatlar üzerinde duruyor. Abanozluların ürkütücü köprüden hayvanlarını geçirebilmek için eşekle önden gitmesi gerekiyor. Erfelek, kendine özgü lezzetiyle ve piştikten sonra iç kabuğundan kolay ayrılan kestanesiyle ünlü. Olgunlaşan kestaneler uzun sırıklarla ağaçlara çıkılarak silkeleniyor.






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder